Alaaddin Güneşer

Alaaddin Güneşer

Vefa

Vefa’nın İstanbul’da bir semt olduğunu herkes bilir. Ahde vefa dendiğinde sevgide durma, bir şeyi yapmak için kendi kendine söz verme olduğunu bilirde, bu sözün sevgi üzerine olduğu düşünülmez.

Vefayı iki başlık altında toplayabiliriz; Vefa duyan kişi, Vefa duygusu olan kişi

Vefa duyan kişi bilinçli olarak bu “yardımı” hak ettiğini düşünür ama bilinçaltında bu yardıma layık olmadığını hisseder. Bilinçaltı değersizlik duygusu eninde sonunda verilen desteği küçümsemek veya yok saymak hatta borçlu hissettiğin kişiyi suçlamak ve ona öfke duymak olarak tezahür eder.

Kişi, kendisine verilen “desteği” yeterince değerlendirmeyip çarçur etmişse ya da artık alabileceği bir şey kalmamışsa veya artık talepleri karşılanmıyorsa minneti kızgınlığa ve suçlamaya dönüşür. (Bu suçlamanın Vefa duyulan kişinin minnet bekleyip beklememesi ile alakası yoktur. Kişinin kendi çapıyla bağlantısı vardır.)

Eğer bir başarı elde etmişse, kibri büyür. Başarıya tek başına sahip çıkma hırsıyla, kendisine bu süreçte destek veren kişileri “unutur.” Ama unuttuğu şey aslında vefasız başarının asla kalıcı olamayacağıdır.

Vefa, içinde sevginin gücünü harekete geçirir. Şükran duygusunu besler.

Vefa duyan kişi bilinçli olarak bu desteği hak ettiğini düşünür ve bilinçaltında da bu desteğe layık olduğunu hisseder. Bilinçaltı değerlilik duygusu eninde sonunda şükran duygusunun yüksek enerjisiyle kendisini başarı, doyum, sevgi, dostluk ve başkalarına destek vererek yeni geliştirici ilişkiler kurmak üzere tezahür eder.

Vefa, bizi daha İNSAN kılar.

Vefa, sevgiyi, dostluğu, bağlılığı sürdüren bir duygudur. Vefa değer bilir.

Vefada doğal bir vericilik vardır, özden… Minnetteyse alıcılık haktır zaten…

 

Vefa, “bana verdiğin destek için teşekkür ediyor, bunun değerini biliyorum, iyi ki varsın, hayatımdaki yerini biliyorum, ben de daima senin hayatında olacağım” der.

Minnet, “tamam bana yardım ettin, ‘yardımını’ sürdürdüğün sürece sana minnettar kalırım, sonra tak sepeti koluna herkes yoluna” der.

Vefanın sevgisi özdedir, minnetin sevgisi sözdedir.

Minnet duygusu vefasızlığın bir süreliğine gizlenmiş halidir.

Vefa duygusu yüksek olan insanlar birbirleriyle eşit ilişki kurar. İki taraf da birbirlerine destek vermekten zevk alır ve zenginleşir.

 

Minnet duyan veya kendisine minnet duyulmasını talep eden kişi hiyerarşik bir ezme/ ezilme ilişkisi içinde olur.

Vefa duygusu, vefa duyulanla ilgili değil, vefa duyanın insanlık kalitesi ile ilgili çok şey söyler.

Her birimiz bulunduğumuz noktaya, birilerinin bizi teşvik etmesi, bizi silkmesi, bizi maddi/ manevi desteklemesi, bize inanması, bize yol açması ile geldik. Hangimiz ben her şeyi, kimsenin desteği olmadan tek başıma yaptım diyebiliriz?

Vefa dostlukların temel özelliğidir. İçinde sevgiyi, güveni, sadakati, sözüne güvenilirliği, gerçeği, tutarlılığı, şükran duygusunu barındırır.

 

Vefalı kişileri bir nedenle yıllarca göremesek bile gördüğümüzde seviniyoruz, gözlerimiz parlıyor ve dün birlikteymişiz gibi her şey kaldığı yerden devam ediyor. Çünkü onlar gönlümüzde oturuyor.

-Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir  (Mevlana)

– Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır.

Bu yazı toplam 13 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaaddin Güneşer Arşivi