Kara leke: Ezan Yasağı

Kara leke: Ezan Yasağı
Tarık Gülyazı'nın 'Kara leke: Ezan Yasağı' başlıklı köşe yazısı. İsrail hükümetİ tarafından “ezan yasağı” yasa tasarısı ile ilgili köşe yazısı

İsrail’de hükümet tarafından düzenlenen “ezan yasağı” yasa tasarısı bilindiği gibi genel kurula sunuldu ve oylanacak. Hoparlör ile ezan okunmasını yasaklayan bu tasarı, Yahudi ritüelleri olan Yahudi yılbaşı günü (roş aşana) ve kefaret gününde (yom kippur) çaldıkları “şofar” adında ki borunun da çalınmasını engelleyeceği gerekçesiyle bu yasağın 23.00 ve 07.00 saatleri arasında uygulanması için tekrar düzenlenmiştir. Gündemde ki bu gelişme üzerine tarihimizde kara leke olarak kalan ezan yasağından bahsederek tarihimizle iyisiyle kötüsüyle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. ÇünküTürkçe ezanın okunmaya başlamasıyla birlikte buna dayanamayıp intihar eden insanları, hapis cezasına çarptırılanları, işkence görenleri, işinden ekmeğinden olanları tarihimiz acı bir şekilde yazmıştır. Gazi M. Kemal’in talimatıyla 1931 yılında9 hafızdan oluşan bir heyet Türkçe ezan çalışmalarına başladı. Ezanın yanında kamet ve sala da Türkçeleştiriliyordu. Kuran’ın Türkçeleştirilmesi de neredeyse bitmek üzereydi bu dönemde. Yani o yıllar Türkiye Cumhuriyeti’nde dini reformlar yapılıyordu. Reform kelimesini kullanmak istemezdim fakat ciddi manada halkta karşılığı olmayan reformlar yapıldı dini konularda. 30 Ocak 1932 yılında İstanbul Fatih Camii’nin minarelerinden ilk Türkçe Ezan sesi yükseldi. Aslında bu tarihte Arapça ezan yasaklanmamıştı. Resmi olarak hiçbir şekilde yaptırım uygulanamazdı. Fakat baskılar vardı. Camilerin önünde bekleyen askerler vardı. Bu sebepten olacak ki Türkçe Ezan modası kısa sürede Türkiye Cumhuriyeti topraklarının neredeyse her yerinde kendini gösterdi. Tüm Türkiye’de ALLAHU EKBER yerine “Tanrı Uludur” sesi yükseliyordu. Anlamı kurtuluş olan Felah kelimesinin Türkçeleştirilmemiş olması da çok ilginçtir ve tamamıyla başka bir yazı konusudur.(Yazının en altında da ezanın Türkçeleştirilmiş halini göreceksiniz) Uzun yıllar Fransız kontrolünde kalıp ezanına el sürülmemiş olan ve 1938 yılında M. Kemal Atatürk ebediyete göçtükten sonra vatan topraklarına dâhil olan Hatay şehrine giren askerlerin ilk yaptıkları arasında minareden okunan Arapça ezanı susturmak vardı. İsmetİnönü’nün Cumhurbaşkanı olarak yürütmenin başı olduğu 1942 yılında ise Arapça Ezan çıkan kanunla resmi olarak yasaklandı. İstersen Çince istersen Rusça oku ama aslında olması gerekeni Arapça halini okuma. Tam olarak buydu durum. O dönemler öyle şeyler gördü ki bu millet. ABD donanmasını karşılamak için Dolmabahçe Camii’ne asılan WELCOME(hoş geldiniz) yazılı mahya ve VAROLİNÖNÜ yazılı mahya en çarpıcı iki örnek olur galiba. 1950 yılında daha sonra demokrasi şehidi olacak olan AdnanMenderes, Arapça ezan yasağını halktan gelen bir kuvvetle kaldırdı. Kaldırırken de Türkçe ezanı yasaklamadı. Yani herkes istediği dilde ezanı okuyabilecekti. Fakat o tarihten sonra kimse bir daha Türkçe ezan okumadı. Bu da gösteriyor ki halk 18 sene mecbur bırakılmasına rağmen, bu uygulamayı hiçbir zaman benimsemedi. 18 yıl aradan sonra hasretle beklenen ilk Arapça ezan gözyaşları içinde dinlendi ve camiler tıklım tıklım doldu. Bu milletin o günleri bir daha yaşamaması dileğiyle.. Şırnak Uludere’de şehit düşen Sulakyurtlu Hemşerim İSA NAZLIM’a Allahtan rahmet diliyorum. Hiçbir zaman o ve onun gibi ezan, Kuran, bayrak, vatan ve ALLAH için şehit olan kahramanlara minnet duygumuzu kaybetmeyelim inşallah. 1932-1950 yılları arasında okunan Türkçe ezan   Tanrı uludur (x4) Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak (x2) Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed (x2) Haydi namaza (x2) Haydi felaha (x2) Namaz uykudan hayırlıdır* (x2) Tanrı uludur (x2) Tanrı'dan başka yoktur tapacak *Sadece sabah ezanında söylenir.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.