Bir saat babayı hatırlatır

Bir saat babayı hatırlatır
Köşe yazarı Nermin Uslu'nun 'Bir saat babayı hatırlatır' adlı köşe yazısı

Her insanın hayatında iyi ya da kötü unutamadığı hatıraları vardır. Nereden ve nasıl başlayacağımı yazının sonunu ise nasıl bitireceğimi bilmeden bir giriş yaparak başlıyorum. Ben, ömrünü futbola adamış ve gelecekte iyi bir futbolcu olmak için mücadele veren gençlere o uzakları yakın eden koca yürekli, futbol aşığı bir adamın kızıyım. Aslında dedim ya yazıya nasıl başlayacağımı bilmezken konu ‘baba’ vasfı olunca duygular birbir dökülmeye başladı bile. “Harun Aydoslu” ismini iyi ya da kötü şekilde çarşıda, pazarda, sokakta yani neresi olursa olsun duyduğum da her zaman gurur ve onur duyuyor, gözlerime duygu yüklemeden asla ve asla ediyorum. Evin ikinci çocuğu olarak baba sevgisini hep futbol ile yaşamış, hüznü ve mutluluğu zorlu bir deplasmandan alınan ya da kaybedilen üç puanlarda buldum.  
Babam, müsabakalara gittiğinde gece yarılarına kadar annemle birlikte uyumaz ve beklerdim. Hani derler ya, kız çocuğunun ilk aşkı “babasıdır” diye. Bendeki sevgi de bu terimi kanıtlar derecesine keskin mi keskindi. Mağlubiyetle geldiklerinde ona moral vermek, galibiyetle eve geldiğinde ise o mutluluğu paylaşmak tarif edilemezdi.

Köşe yazısının devamı için tıklayın


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.