28 yıl geçse de acısı dün gibi 

Yaklaşık 28 yıl önce tek erkek evladını vatanın şehit kanlarıyla sulanmış topraklarına emanet eden Jandarma Komando Onbaşı Mehmet Işıklı’nın annesi Aydın Işıklı, evlat acısını ilk günkü gibi yüreğinde hissediyor.

TEK EVLADINI, VATANIN AZİZ TOPRAKLARINA VEREN ŞEHİT ANNESİ IŞIKLI: “ASIRLARDA GEÇSE BU ACININ TARİFİ YOK. BEN ONU ESEN YELDEN ESİRGERDİM, DEMEK Kİ GÖZÜMDE KALMIŞ”


O BENİM HER ŞEYİMDİ, KINALI KUZUMDU
11 Kasım 1994 yılında 20 yaşında Mardin’de askerlik görevini yerine getirirken eli kanlı, bebek katili terör örgütü mensuplarınca girilen çatışma sonucunda ağır yaralanan ve 10 günlük tedavi sonrasında şehit düşen Jandarma Komando Onbaşı Mehmet Işıklı’nın annesi Aydın Işıklı, acısını yıllar geçmesine karşın teskin etmeye çalışıyor. Bir kız, bir erkek evlada sahip olan anne Işıklı, tek oğlunu vatan için şehit vermenin hem gururunu hem de acısını bir arada yaşıyor.  Işıklı, “Ben yavruma doyamadım, o benim kınalı kuzumdu, o benim her şeyimdi” ifadesinde bulundu.


ÇOCUĞUM BABA SEVGİSİ YAŞAYAMADI
Şehit Mehmet Işıklı’nın henüz 8 yaşındayken babasını kaybettiğini ifade eden anne Işıklı, “Bir kız ve bir oğlana sahibim. Oğlum, babası öldükten sonra küçüklüğünde hiç baba sevgisi yaşayamadı. Oğlumun gözümün önünde bir iş sahibi olmasını istiyordum. Subaylığı kazandı askeriyeye göndermedim. Asker olmasını istemiyordum. Çocuğum askere gitmeden evlendirmek istedim. Evlendikten 9-10 ay sonra askere gitti. Askerlik görevi ilk önce Manisa’ya daha sonra Mardin’e çıktı.”


ŞEHİT OLDUKTAN 18 GÜN SONRA ÇOCUĞU OLDU 
“Oğlum Mehmet’in şehit olduktan 18 gün sonra çocuğu oldu. Benim kınalı kuzum çok akıllı, çok terbiyeli bir çocukluk dönemi geçirdi. Kimseyle kavga etmezdi. Ekmeğe gönderirdim yarısını kedilere, köpeklere atardı. Ben yavrumun okumasını, gözümün önünde bir iş sahibi olmasını istiyordum. Fakat üniversiteyi okumadı tecil ettirdi askere gitti. Her zaman hayalindeki meslek asker olmaktı. Bana, ‘Anne ben şehit olacağım diye korkuyorsun sen’ diyordu.  Mardin’de terör örgütü mensupları pusuya düşürmüşler ve ateş açmışlar.”

10 GÜNLÜK TEDAVİ SONRASI ŞEHİT DÜŞTÜ 
Mardin’de çatışmada oğlunun yaralandığını söyleyen Işıklı, “Bu durumu bana haber vermediler. Diyarbakır’da ameliyata almışlar, durumu ağırlaşınca Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne göndermişler. Halasına haber vermişler, benim yavrum anneme söylemeyin demiş. Biz haberi aldıktan sonra hastaneye gittik. Elinde yüzünde hiçbir şey yoktu gayet iyiydi. Sadece kasık bölümünden yaralanmıştı. 10 günlük tedavi sonrası durumu acilleşmiş ve hayata tutunamadı şehit düştü.”


ŞEHİT OLACAĞINI RÜYAMDA GÖRDÜM 
“Yavrumun şehit haberini alınca çıldırdım, adeta dünyalar başıma yıkılmıştı. O an ne oldu hiç hatırlamıyorum.  28 yıl geçse de dün gibi acısı yüreğimde dün gibi. Askerlerimizi, polisimizi, ölümüne seviyorum ama sende onlar gibi yaşasaydın diyorum acısı içimden çıkmıyor elden gelen bir şey yok.  Çocuğum şehit olmadan 20 gün önce ben rüyasını gördüm. Bana bir tanesi ‘Peygamberi göstereyim’ diyor ben kimim de Peygamberi göreceğim, Peygamberi gören çatlar ölürmüş diyorum yok yok ölmezsin diyor. Benim elimden tutuyor ve bir tabut gösteriyor. Tabut o kadar güzel ki parlıyor ve kefenin üzerini çözüyor. Oğlumun şehit olduğu anki haliyle rüyadaki aynı halini hafif sakallı yeni yeni çıkmış aynı o vaziyette gördüm.”

BU ATEŞ DAYANILACAK BİR ACI DEĞİL
“Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın Allah sabrını veriyor. Allah sabrını vermese, insan çatlar ölür. Bu ateş dayanılacak bir acı değil. Benim eşim çok genç yaşta vefat etti. Oğlumun acısı, eşimin acısını bastırdı. Evlat acısı hiçbir şeye benzemiyor. Ne ana gibi ne baba gibi. Hiç kimseye benzemiyor. Oğlumla ilgili hiç bir şeyi unutamıyorum, yemeğini ekmeğini, gelişini gidişini, hiç bir şeyini unutamıyorum. Bu acı herkese anlatılmıyor, sen kendi içinde yaşıyorsun. Hayali gözünün önüne geliyor. Bayram geliyor, tatlıları görseydi deli olurdu. Tatlıyı yapmasam anne niye tatlıyı yapmadın der ve gecede olsa o tatlıyı onun için yapardım.”


ŞEHİTLİK GÜZEL MERTEBE AMA ACISI DA ÇOK BÜYÜK 
“Şehit olmadan iki gün önce telefonla konuştuk. Hal hatır ettik küçük bir köpeği vardı ‘Gümüş’ isminde. Ona iyi bak diyordu. Telefonla konuştuktan iki gün sonra rüyayı gördüm aradım.  O zaman cep telefonları yoktu Onlar operasyona gitti gelince söylerim dedi görevli kişi. Oğlum ne olur ben huzursuz oluyorum oraya gelmeyi düşünüyorum neredeyse gece de olsa bana haber ver dedim. Aradan 4-5 gün geçti haber gelmedi. Kafaya koydum oraya gidecektim. Ben oraya gitmeden oğlumun acı haberi geldi. Şehitlik en güzel mertebe ama acısı kadar da hiç bir şey yok. Benim eşim 3 Kasım 1984 yılında vefat etmişti, oğlumda 23 Kasım 1994 yılında şehit düştü” dedi. 

Haber: Ahmet Gökdemir 


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.