İnkarcılar

Köşe yazarı Alaaddin Güneşer'in 'İnkarcılar' adlı köşe yazısı

Konuşurken çok güzel konuşanlar ama yaşarken bedenlerine konuştuklarını yaşatamayıp kendi anlattıkları ile kendini yalanlayanlar günümüzün fenomenleri haline gelirken, geride bıraktıkları izler gönülleri yıkmakta, karartmakta, soğutmakta ve insanları kendinden bile uzaklaştırmakta.

Liyakatli insanların konuşup yaşamadıkları konuların aslını öğrenmenin yolu; OKU'maktan geçme olup, okuyan bilen ve yaşayan insanların söylev, muamele ve yaşantıdan gördükleri konuşan insanlar hakkında akıllarda belirli bir seviyede karakter ölçüsü bırakacaktır.

Siyasilere, atadıkları bürokratlara ve idari makamlara atananlar birileri birilerinin şövalyeliğini yaparken bazıları da kendini kanunların üzerinde görmekte, çoğu zaman görev bilincinden uzak idare sistemi ile yönetim sergilemekteler. Peki, onların oraya oturmalarına sebep olan, oy kullanan insanların durumları hakkında kimlerin bilgisi var ve ne tür bir önlem alıyorlar dersiniz. Ben size söyleyeyim; hala kendi keyfi uygulama ve yaşama eğilimleri artarak devam etmekte.

İnanç noktasında insanların önünde olan ve insanların inanç itikat ve yaşam tarzlarına öncülük eden çoğu Müftü, imam ve müezzin arkadaşların çoğu zaman vakıf olmadıkları bir çok konulara kendi heva ve hevesinden cevap vermeleri, yaşamadıklarını yaşıyormuşçasına konuştukları insanlardan istemeleri de ayrı bir inkar ve toplum da alay konusudur.

Aile içerisinde yaşam kalitesini yükseltme adına verilmesi gereken mücadelenin aksine mücadele sergileyip, haklılığını dayatma, zorbalık ve yalanlarla ispatlamaya çalışan bireylerin, toplumun çekirdeğini oluşturan temel yapı aile kavramının yok edilmesine sebep teşkil etmesi, huzursuzlukların hat safhaya çıkartılıp, göz bebeğimiz olan çocuklarımızın felaket tellallarının, batakçıların, namus yoksunu insanların, ahlaksız yaşam tarzını hayat nizamı kabullenmişlerin eline bırakılmasında toplumun ayrı bir yarası olarak önümüzde durmakta.

Bu gibi durumlar bireysel olarak ne kadar kötü bir yaşam tarzı içerisinde olduğumuzu ve gelecek nesillere çok kötü örnek teşkil ettiğimizin, geleceklerini nasıl kararttığımızın görüntüleri aşikare önümüzde dururken, yaşanabilir dünyamızı nasıl yaşanmaz ve çekilmez hale getirdiğimizi anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Sevdasını dillerinden düşürmeyip bedenlerine ayrı bir hayat yaşatanlar ''münafıklığın alameti üçtür; konuştuğunda yalan söyler, emanete hainlik eder, söz verdiğinde sözünde durmaz'' diye bir peygamberi sevdiğinizi unutmayın olur mu.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri