Gün doğarken doğan güneş

Köşe Yazarı Alaaddin Güneşer'in 'Gün doğarken doğan güneş' adlı köşe yazısı.

Bilir misiniz yarın kimin doğum günü, ben size söyleyeyim senim benim, bizim sizin onların tüm dünyanın doğum günü yarın. Kendi kaybetmiş olana kendini hatırlatmak için insanlığın kurtuluş ümidi, huzuru, gönül saadeti, kaybettiğimiz ve unuttuğumuz ne varsa hepsini bizlere yaşayarak anlatan, seven değer veren anlayan, tebessüm eden, hor görmeyen, tepeden bakmayan, sakinleştiren, gönüllerimize yerleşmiş olanın doğum günü yarın..

Onunla yaşayanlar onu öyle sevdiler öyle sevdiler ki, sevgilerine bir sınır koyma gücünü bile
kendilerinde bulamadılar. Sevin dedi sevdiler, verin dedi verdiler, kardeş olun dedi kardeş oldular, gidin dedi gittiler arkalarında bıraktıklarına bile bakmadan ve ölün dedi gözlerini kırpmadan öldüler. İşte yarın böyle birinin doğum günü.

Kendi doğum günü kutlanmadı diye kırılanlar, üzülenler, küsenler ve doğum günlerini iletişim araçları ile reklam edenlere sözüm yani kendime. Ben burnu akan hiç bir yetim çocuğun burnunu temizledim, kuşu öldü diye üzülen bir çocuğun kuşunun cenaze namazını kılmadım, önemli işlerim varken beni durduran bir çocuğun dertlerini dinlemedim, yetim bir çocuğu evlatlık almadım biliyor musunuz?

Diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının yaşama hakkı olduğunu unutanlara, kadınları mal  gibi alıp satanlara, zalimliği hakmış gibi görenlere doğrunun ne olduğunu öğreten, savunduğu değerleri dün malı yada makam karşılığında satmayanın doğum günü yarın.

Caka satmanın, faizin, haraç kesmenin, üstünlük taslamanın, hor görmenin, sapkınlığın zirve yaptığı bir zamanda aramıza katılan, bütün tabuları yıkan, yokluğu hala sinelerde yara olarak taşınan, ona duyduğu sevgiyi dili ile ifade edemeyim gözlerinden akıtılan yaşlarla sevdaların dile getirmeye çalışıldığı o kutlu insanın doğum günü yarın.

Sorarım sizlere hangi doğum günü için kutlama yapılmalı sizce,insanlığa kurtuluş olmuş olanın doğum
gününü mü? yoksa nefsimizden başka bir gayemizin olmadığı bizim doğum günümüz mü?.

O insandı, kuldu, babaydı, komşuydu, arkadaştı, kardeşti, rahmetti, sevendi, acıyandı, himaye
edendi, hatırlayandı, hatırlatandı, yardım edendi, dinleyendi, açlıktan karnına taş bağlayandı, işini kendi görendi, değer verendi. Peki ben neyim kocaa bir hiç...

Yanına gelen biri ona duyduğu saygı ve sevgiden titremeye başlayınca ''titreme bende senin gibi kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum ''''diyecek kadar mütevazi idi. Misafirine kendi hizmet edecek kadar tevazu sahibi idi.

Kim anlatmak ile bitirebilmiş ki bu zamana kadar onu. Kimin tam anlamı ile anlatmaya gücü yetmiş ki onu. Kim tam anlamı ile anlayabilmiş ki onu. Belki bir kaç kişi başkada yok.

Tadı yok yalan dünyanın, ne gerçeğin ne rüyanın, burnumda tüter hayalın, çağır bizi
Medine’ye. Medine’de bir gül yatar, alemlere rahmet saçar, Bir çareyim kaldım naçar, çağır bizi Medine’ye. Sızlıyor benim yüreğim, derdimi kime diyeyim, öl de yolunda öleyim, çağır bizi Medine’ye. Sensiz her yer bize gurbet, nefsin elinden çektim zulmet, ümmetim de şefaat et, çağır bizi Medine’ye diye nida da bulunanlar adına sesleniyorum,,,
HOŞ GELDİN YA RASULALLAH, kararan kalplerin aydınlığı, katı kalplerin yumuşatıcı hoş geldin. HOŞ GELDİN YA RASULALLAH,HOŞ GELDİN. Doğum günün kutlu olsun. YA RASULALLAH HOŞ GELDİN....
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri