Pandemi denklemi

Ortaokul ve lise yıllarımda matematiğim çok iyi değildi. Pek anlamazdım. Hele ki denklemler yok mu? İki bilinmeyenli, üç bilinmeyenlisi derken ömrümüz bilemediklerimizle geçti. Tam o yıllar çoktan geride kaldı, uğraşmıyorum artık derken 2020 karşımıza öyle çok bilinmeyenli bir denklem çıkardı ki bilim insanları bile karşısında çaresiz kaldı. Adı Pandemi. Kelime anlamı, dünyada birden fazla ülkede çok geniş bir alana yayılan salgın hastalık. Yaşanılanlar ise anlamından çok daha yoğun.

Çok uzun yıllar önce dünyada farklı örneklerinin görüldüğü ancak yaşadığımız dönemde ilk defa karşılaştığımız, ne yapacağımızı bilemediğimiz ve karşısında çaresiz kaldığımız, yaşadığımız dönemin belki de en büyük problemi. Öyle çok bilinmeyeni var ki x’e tutunalım, y’den başlayalım, olmadı z’den devam edelim diyoruz ama her biri elimizde kalıyor. Bir türlü eşitliği sağlayamıyor, düze çıkamıyoruz.

Bu çok bilinmeyenli süreç başlayalı neredeyse bir yıl olacak. Her kesimden, her yaştan insanı hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok etkiledi. Üstelik bu etki hem olumlu hem olumsuz yönde oldu. Kimileri evde olmak çok iyi, kendimi geliştirdim, sakinleştim, dinlendim derken kimileri de evde olmaktan bunalıp acısını çocuğundan eşinden çıkardı. Kimi işsiz kaldı, kimi daha çok zengin oldu. Kimi yedi yirmi dört virüsün ortasında savaş verirken kimine sıcacık evinde oturmak zor geldi. Kimileri bıktım yemek pişirmekten doyuramıyorum evdekileri derken kimileri iki lokma bulabildiğine şükretti. Kimisi daha az alışveriş yaptım, tüketim çılgınlığına son verdim derken kimisi evden çıkamamanın acısını internet sitelerinden ve kredi kartından çıkardı.

Evet, hepimizi tepetaklak etti beklemediğimiz anda beklemediğimiz şekilde sinsice gelen bu virüs. Ama olan en çok çocuklara oldu. Evde oturmaya alışkın olmayan, okul, kurs, etkinlik üçgeninde gidip gelen ancak yatma vaktinden önce ailesiyle iki çift laf edebilirse şükreden çocuklar bir anda ev kavramının farkına vardılar. Sadece ev mi? Anne, baba, varsa kardeş. İlk zamanlar çok keyifli geçti. Evden uzak olan çocuklar ve aileleri eve kapanınca birlikte oyun oynadılar, kekler pastalar yaptılar, etkinliklere boğuldular. Ama sonra... Sonra her şey değişmeye başladı. Dersleri televizyondan öğreneceksiniz dediler. Çocuklar televizyonun karşısına geçti. Soru sormak istediler, anlamadım öğretmenim tekrar eder misin demek istediler ama diyemediler. Soru sorabilsinler daha etkili ders dinleyebilsinler diye canlı dersler başlatıldı. Evinde bilgisayarı tableti olanlar şanslıydı. Tabi bir de internet lazım. Olmayanlar oldurmanın yolunu aradılar, baktılar olmuyorsa derslere girmediler. Aileler çocuklarıyla etkinliklerden etkinliklere koşarken birden öğretmen olarak görev yapmaya başladılar. Çocukların ödevleri, testleri, dersleri, internet bağlantıları, program ayarları hepsi onların üstüne kaldı. Bir de teneffüs arası kantin işletmeciliği yaptılar. Öğle yemekleri hazırladılar. Evde olmak güzelmiş diyen çocukların hepsi gergin, işlere yetişemeyen ve görevinin ne olduğunu şaşırmış anne babayla baş başa kalınca “N’olur Allah’ım okul açılsın” diye dua etmeye başladılar.  Bunlar şanslı olanlardı, ya olmayanlar?

Bilgisayarı, tableti, akıllı telefonu, interneti hatta televizyonu olmayanlar. Kendisiyle kek yapan, etkinlik yapan, teneffüs arası tost isteyebileceği, bırak soru çözmeyi “Bunu anlamadım anlatır mısın?” diyebileceği anne babası olmayanlar. Sadece bedenen değil ruhen var olmayan anne babalar. Tüm gün çalışmaktan yorgun düştüğünde kafasını yastığa koyduğu anda hayal bile kurmaya vakit bulamayanlar. Okula gidiyorum da dayaklarından biraz olsun kurtuluyorum, nefes alabiliyorum, erkenden evlendiremiyorlar dedikleri anne ya da babaya sahip olanlar. Okula gidiyorum da oyun oynayabileceğim, beni dinleyen arkadaşlarım oluyor diyenler. İnternet bağlatacak gücümüz yok ama ben yine de okumak istiyorum, doktor olmak istiyorum diyenler. Bırak günde üç öğün yemeği babası ya da annesi işten çıkarıldığı için tek lokmaya muhtaç kalanlar. Peki, onlar ne olacak?

Bu yazı toplam 6 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gurbet Lüy Arşivi